“Önce can, sonra canan” dersiniz. Yani kendinizi, hayatınızı, dünyayı seviyorsunuz demektir. Sevgi laf ile olmaz. Lafla peynir gemisi yürümez. Bir de sevmesini bilmek ve gereğini yapmak gerekir. Eğer kendinizi seviyorsanız, bu yazıyı dikkatle okuyup, kafanıza yerleştirip gereğini yapınız. Eğer çocuklarınızı seviyorsanız,bu yazıyı okutup, söylenenleri kafasına sokunuz.
Kendinizi sevmenin en doğru yolu, sigarasız bir hayattır. Çünkü sigara solunum ve dolaşım sisteminizin, hatta ağız tadınızın baş düşmanıdır. Sigarasız hayat çok tatlı ve çok sağlıklıdır.
Benim hava –civa ile hiç alakam yoktu. Yani sigaraya arkadaşlara hava olsun diye alışmış değilim. Hukuk fakültesinde okurken, tıp fakültesinde okuyan Azeri Türk’ü bir oda arkadaşım vardı. Bana “Yemeklerden sonra bir sigara hem zihni açar, hem hazmı kolaylaştırır” dedi. Yemeklerden sonra bir sigara içmeğe başladım. Orda kalmadı ki. Dersler sıkıştırdıkça sigarada arttı da arttı. Günde bir pakete dayandı.
Bir kaç defa bıraktım. Gene arkadaşların kurbanı oldum. “Yak bir tane, kıyamet mi kopar” derken kıyameti kopardık. Nasıl mı kopardık? Kalp hastası oldum. Baktım, o sigara beni götürecek. Allah bana bir akıl verdi, sigarayı bıraktım. O kadar vermiş ki, şimdi o akıldan bütün sigara içenlere dağıtıyorum. Eğer bırakmasaydım şimdiye kadar öbür dünyayı boylardım.
Sigarayı bırakmak için, önce kafanızın içinde bir karar vereceksiniz. Sonra onu hayatınızdan silip çöpe atacaksınız. Sigarayı bırakmanın sıkıntısını en çok bir ay çekersiniz. Sizin ömrünüz bir ay mı kaldı? Eğer bırakabilirseniz ömür boyu beni hatırlarsınız.
Günümüzde sigara içen gençler o kadar çoğaldı ki… Hele bayanların yollarda, elinde sigara içe içe yürümesi hiç hoş olmuyor. Demek ki önce arkadaşlarına uyarak başladılar. Şimdi ise sokak keşi olup çıktılar.
Eskiden köylerimizde “Sigara içip savurmayan, rakı içip bağırmayan adam adamdan mı sayılır” denilirdi. Şimdi bu rütbeyi bayanlar da elimizden aldılar. O zaman sigara içmek, erkeklik rütbesi olmaktan çıktı demek ki? Gene “Sigaramın dumanı, yoktur yârin imanı” diye bir türkü vardı.
Sigara içenlere takılırım. Ciddi ciddi sorarım. “Sana büyüklerin sigaranın zararlarını anlatıp, “İçme” demedi mi? Sen büyülerini dinlemiyor musun? Akıllı adam kendi parasıyla kendisine zarar verir mi? Senin okuman yazman yok mu? Paketin üstündekini okumuyor musun? Yoksa bu dünyayı ve yaşamayı sevmiyor musun?” diye takılırım.
Onlar önce ciddi bir şey söyleyeceğimi sanırlar. Takıldığımı anlayınca gevşerler. Bazıları “Annem babam kendisi içiyor ya” derler. Bazıları da “İçen ile içmeyen arasında 5 dakika ömür farkı varmış” derler. Ben de “O züğürt tesellisi” diye cevap veririm.
Bizim gençliğinizde birinci, bafra gibi filtresiz ucuz sigaralar vardı. Ben onlardan içerdim. Bütçeme dokunmaz idi. Şimdi 10 TL’den az sigara paketi var mı? Ben öğrenci iken zaten gelen param 350 TL kadardı. 300 TL’sini sigaraya verirsem öteki ihtiyaçlarıma ne kalır? Adam askeri ücretle çalışıyor. Her ay çoluk çocuğunun nafakasından kesip 300-500TL’yi olanet olası zehire veriyor. Keza,orta halli bir aile, dışarıda okuyan çocuğuna kaç lira gönderebilir? O öğrenci onun büyük bir kısmını sigaraya verirse bu aptallıktır.
Sigara alışkanlığı çok kötüdür. Sigaranın en büyük kötülüğü insan sağlığına zararıdır. Bir zararı da, bütçemizi yıpratır. Bir zararı da sizi pis pis kokutur. Bir zararı da toplumsal hayattaki itibar ve saygınlığınızı yıpratır. Bir zamanlarİngiltere de görev yapan oğlumun dediğine göre İngiltere de Sigara içenler avam sınıfından sayılırmış. Büyüklerimiz akıllı insanlar için “Onda İngiliz aklı vardır” derlerdi. Demek ki İngilizler sigara içmeyerek de akıllı olduklarını ispat ediyorlarmış.
Yürüyüş, kalp- damar ve solunum sisteminin ne kadar dostu ise, sigara bu sistemlerin o kadar düşmanıdır. Kalpte krize, beyinde kanama veya tıkanma sonucu felce, akciğerde kanser hastalığına, ayaklarda kangrene sebep olur. Benim bir köylüm vardı. Sigarayı bırakamadığı için ayakları kesile kesile kalçaya kadar geldi ve sonunda öldü. Sigara senin hayatından daha mı değerli be arkadaş?
Gene bir köylümün kriz geçirdiğini duydum. Bir süre sonra kahvede sigara içtiğini gördüm. “Ağabey sen ne yapıyorsun, eceline mi susadın, canını düşünmüyor musun, dünyayı, yaşamayı sevmiyor musun, yoksa nineni dedeni çok mu özledin?” diye takıldım. Cevaben “Boş ver içen de ölüyor, içmeyen de” dedi. Kendisine “Herkes ölüyor da, sigara içenler daha erken ölüyormuş haberin olsun” dedim. Nitekim bu köylümüz bir yıl içerisinde ölüp gitti.
Bir gün İncirliova avukatlar odasında erken ölen akşamcı bir meslektaştan bahsedildi. Bir de daha gençken ölen bir başka meslektaşımız anıldı. Ben “Hadi bu akşamcı idi, ötekine ne oldu?” dedim. O ilçede çalışan meslektaşlar “ O daha kötü akşamcı idi” dediler.
Atatürk ülkesi ve milleti için herşeyi yapmış, ancak kendi sağlığının kıymetini bilememiş. Sigara ve rakı içerek genç yaşta tahtalıköyü boylamış. Demek ki bu işler sadece akılla olmuyor.
İnsanın içinden gelmeli. Dökme suyuyla değirmen dönmezmiş. Ne kadar söylersen söyle, bazı insanların bir kulağından girip, öbür kulağından çıkar. Sizi koyun kaval dinler gibi dinler. Ne zaman benim gibi kafasını duvara tosladı, bazılarının aklı başına geliyor. Ancak bazılarının aklı bir karış havada olmalı ki, o zaman da aklı başınagelmiyor.
Bir insanın ömrü, soyundan aldığı bağışıklık sisteminin gücüne, beslenme şekline, yaşam biçimine bağlıdır. Allah insana ömür biçmez. Ana rahmine düştüğümüzde kaderimiz biçilirmiş. Çünkü insan yedi göbek soyuna çekermiş.
Allah insana kötü kader yazmaz. O insanı sevdiği için yaratmış.İnsanı en yetenekli ve nitelikli canlı olarak yaratmış. Bütün doğayı ve canlıları emrine alabilsin diye akıl vermiş. İnsanı bu kadar seven yaratan, kuluna kötü kader çizer mi? Ölüm insanın sağlığının bitmesidir. Kader de, kendimizin veya başkalarının, akıl, çaba ve hareketlerinin faydalı veya zararlı sonuçlarıdır. Başımıza gelen kötülüklerden dolayı yaratanı suçlamayı bırakıp kendi kafamızı dövmemiz gerekir.
Eğer ömrümüzü Allah tayin ediyorsa gâvurlara niye daha uzun ömür verir? Türkiye’deki insanlar hem gittikçe beynamazlaşıyor, hem ömürleri uzuyor. Bundan 40 yıl kadar önce Süleyman Demirel, ”Vatandaşlarımızın ortalama ömrü 65 oldu” demişti. Şimdiki iktidar ise ortalama ömrümüzün 75 olduğunu söyledi. Allah gavurları ve beynamazları daha mı çok seviyor?