Sayın AKP’li Kardeşlerimiz;

                       Cumhurbaşkanının, seksen beş milyonun ve benim de cumhurbaşkanı olacağını hayal etmiştim. Çünkü cumhurbaşkanı göreve başlarken yemin etti. O yemin metninde “Tarafsızlık, Atatürk ilkeleri, laiklik”  gibi kurallar vardır. Cumhurbaşkanının bu yeminin ederken ayağını kaldırdığını sanmıyorum. Ettiği yeminin anlamını bilmediğini de sanmıyorum. Çünkü Türkçe bilen sokaktaki adam bile o yeminin anlamını bilir.

 

                     Sayın Cumhurbaşkanım, o yemini niye yaptınız da, benim de cumhurbaşkanım olacağınız yolunda beni niye umutlandırdınız? Benim sizin şahsınızla hiçbir sorunum yoktur. Allah size sağlık, nasip, uzun ömür versin. Benim zıttıma giden, sizin niyet ve zihniyetiniz ile bunların yansıması olan sözleriniz, hareketleriniz ve icraatlarınızdır.

 

                    Koca bir salona yandaşlarınızı toplamışsınız. Necip Fazıl Kısayürek’i anıyorsunuz. Tamam, Necip Fasıl Kısayürek güçlü bir şair ve yazardır. Onun yazarlık ve sanat gücünü övebilirsiniz.  Ancak Atatürk’e, sizin göreve başlarken yemin ettiğiniz cumhuriyet ilkelerine şaşı bakan bir kişinin siyasi ve dünya görüşünü göklere çıkarmanıza ne gerek var? Yoksa sizde mi Atatürk ve devrimlerine karşısınız?

 

                     Necip Fazıl Kısakürek, Cübbeli Ahmet Hoca, İskilipli Atıf, Fesli Kadir gibi Atatürk ilke ve devrimlerine karşı çıkan bir kişi değil midir? 

 

                      Siz hangi devletin ve hangi milletin cumhurbaşkanısınız? Sizin yönetici olduğunuz ülkeyi kim kurtarmış, devleti kim kurmuş, bugünlere kim getirmiş? Tarih bilginiz, siyaset bilginiz yok mu? Okullarda öğretmenleriniz anlatmadı mı? Tarih kitaplarında okumadınız mı? Öğretmenlerinize ve tarih kitaplarına inanmıyor musunuz?

 

                    Necip Fasıl Kısakürek’i Göklere çıkardınız da, CHP aleyhine  zehir zemberek sözler söylediniz. Duyunca hayal kırıklığına uğradım.” Daha dün”  tarafsızlık üzerine “Yemin eden bir cumhurbaşkanı nasıl oluyorda bu sözleri söyleyebiliyor” diye hayret ettim.

 

                     Tamam, bugünkü CHP’yi ve başındaki yöneticileri eleştirebilirsiniz. Ancak hakaret, dışlama, iftira yapmamanız gerekir. Hele cumhuriyet halk partisinin kuruluşundan beri, tamamını lağım çukuruna atmak vefasızlıktır.

 

                    Çünkü o CHP’nin kurucuları ve genel başkanları kurtuluş savaşını yapıp, başarmışlar. Devleti kurmuşlar, devrimleri yapmışlar. Bugün millet olarak neye sahipsek, onlara borçluyuz.                      

 

                     Parti, önce “Halk Fırkası” ismiyle kurulmuş, daha sonra CHP ismini almıştır.

 

                     Ben CHP’li değilim. Ancak insan kıymetini bilirim. Devletimin ve milletimin başında bulunan insanın inancı, etnik kökeni beni hiç ilgilendirmez. Ben onların milletime ve devletime yaptığı hizmetleri önemserim.

 

                     Benim en uzak olduğum parti HDP’dir. İkinci sırada AKP gelir. Necip Fazıl Kısakürek’in anısına düzenlenen toplantıda onu göklere çıkardınız. CHP’yi de lanetlediniz. Peki, size soruyorum? CHP’yi kim kurdu? Kurtuluş savaşı sırasında CHP’nin adı Halk Fırkası değil miydi? Ülkeyi Atatürk liderliğinde bu Halk Fırkası kurtarıp, devleti kurmadı mı, devrimleri yapmadı mı?

 

                      Bütün bunları başaran, Türkiye’yi ikinci dünya savaşından uzak tutan, kendi iktidarını serbest seçimle muhalefete teslim eden CHP değil mi? Sizdeki CHP’ye karşı bu kin ve nefretin sebebi ne? Yoksa siz Atatürk devrimlerine karşı çıkanların aynısı mısınız?

 

                       Bunların hiç birisi yapılmasa ve başarılmasa idi halimiz ne olurdu?

                       1-)Türkiye cumhuriyeti mi olurdu, TC mi olurdu, Osmanlı Halifeliği mi olurdu?

                            Milli İrade hayata geçirilmese idi siz devletin başı olabilir miydiniz?

                            2-)Müttefikler, Osmanlı devletine bugünkü Türkiye Cumhuriyeti topraklarının ne kadarını vermişlerdir? Ne kadarını işgal etmişlerdi?

                             3-) Zaten Trakya Yunan işgalinde değil miydi?

                             4-)Yunanlılar, İzmir’e çıkıp, tüm Ege kıyılarını işgal edip, Ege denizini Yunan gölü haline getirmeyecekler miydi?

                            5-) Osmanlı’dan alacaklılar, alacakları tahsil edebilmek için “Düyunu Umumiye” kurup, Osmanlının devlet gelirlerine el koymamışlar mıydı?

                             6-)Şeyhülislamlık fesh edilip, diyanet işlerdi başkanlığı kurulur muydu?

                             7-)Osmanlı batıran medrese eğitimi, şeyhülislamlık ve halifelik değil miydi? Bunlar devam etseydi, müspet ilim eğitimi başlamasaydı,  Osmanlı, halkı cahil, fakir, küçücük bir devlet olarak kalmayacak mıydı?

                             8-)Hatta Osmanlının imzaladığı Sevr anlaşmasına göre Marmara Denizinin ve Boğazların yönetimi galip devletlerin kurduğu bir uluslararası kuruluşa verilmemiş miydi?

                             9-)Kadınların hakları verilmese idi, bugün halimiz ne olurdu?

                            10-)Yurtta Sulh cihanda sulh ilkesini benimsememiş olsaydık, halimiz ne olurdu?

                            11-)Latin alfabesine geçmeseydik, Arapça ile devam etseydik, okuryazar oranımız ne olurdu? Zaten Osmanlı da okuma yazma oranı % 7, kadınlarda % 1 değil miydi? Okuma yazma bilenler de ya asker, ya memur veya din adamadır. Yani halk kara cahil değilmiydi?

                             12-)Saat, takvim, uzunluk ve ağırlık ölçüleri konusunda dünya ile uyum sağlanmasa idik, dünya ile anlaşıp, uyuşabilir ve kaynaşabilir miydik?

                                Sonuç olarak:

                                Siz devletin cumhurbaşkanı olarak ülkeyi bugünkü haline getiren ve sizi devletin cumhurbaşkanı yapan Atatürk ilke ve devirlerine karşı çıkan, eski Osmanlı düzeninin özlemini duyan insanların hayranı mısınız?

                                 O günün şartları içeresinde, ülkeyi kurtarabilmek, devleti kurabilmek, devrimleri kurabilmek ve yerleştirebilmek için insan hakları ile bağdaşmayan bazı sertlikler ve haksızlıklar yapılmış olabilir.

                                 Eğer o zamanın ki yönetim Atatürk ve devrimlere karşı olanların dümen suyuna girseydi, Türkiye bugünkü Türkiye mi olurdu, yoksa Taliban, İran Mollaları, diğer Müslüman ülkelerden birisi mi olurdu? Onların petrolü var, bizim o da yok.

 

                               En son olarak soruyorum. Necip Fasıl Kısakürek için söylediğiniz sözlerin onda birini Atatürk için söylediğinizi hiç duymadım. Yoksa söylediniz de ben mi duymadım?