İnsan Ahlakı

Ahlak Nedir?: Ahlak, bir insanın başta kendisine, sonra çevresindeki insanlara ve diğer canlılara ve doğaya kötülük yapmaması, zarar  ve sıkıntı vermemesi , rahatsız ve huzursuz etmemesidir. Hatta faydalı olması, iyilik yapmasıdır. Ahlakın kaynağı insan sevgisi ve saygısıdır.

               Doğadaki canlılar içerisinde en ahlaklısı da, en ahlaksızı da insanlardır. Dağdaki hayvanlara “Vahşi” deriz. Ne yapar onlar? Karınlarını doyurmak için kendilerinden zayıf hayvanları  avlayarak, otları yiyerek yaşamlarını sürdürürler. İnsanların en ahlaklıları bile vahşi hayvanların bu yaptıklarından daha fazlasını yaparlar. Hayvanların ürünlerini alırlar, onları avlarlar, keserler, kıtırkıtır doğrayıp, cızırcızır kavurup yerler.

                Vahşi hayvanlar savaş çıkartıp, terör yapıp, tanımadıkları günahsız hem cinslerini katlederler mi? Dolandırıcılık, batakçılık, hırsızlık yaparlar mı?

                 Ahlaklı insanlar başkalarına, hayvanlara ve doğaya iyilik yaparlar. Peygamberler, ilim, keşif, icat ve teknoloji adamları spor ve sanat adamları, fikir, siyaset ve devlet adamları gibi.

                 Elektriğin olmadığını bir düşünün. Ortaçağ yaşayacaktık. Fikir, siyaset ve devlet adamlarının olmadığını düşünün. Bir hükümdarın kulu-kölesi olacaktık. Bugün yaşadığımız hak ve özgürlüklerden haberimiz bile olmazdı.

Ahlak sahibi insan ne yapar? En önce kendini yaratan Allah’a, onların elçilerine, ilim, sanat ve spor adamlarına, ülkesini kurtaran, devletini kuran, milletini toplayıp aklın ve çağın aydınlığına yönlendiren Atatürk ve onun silah ve devlet adamı arkadaşlarına, şehitlere, gazilere minnet ve şükran duyar.

Bize Anadolu’nun kapılarını açan Alpaslan’ı, İstanbul’u fetheden Fatih’e minnet ve şükran duyar. Hele bazı kişiler, onların kurtarıp, kurup, bırakıp gittikleri devletin makamlarında oturuyorlarsa, tarih büyüklerimize herkesten önce onların sahip çıkması, minnet ve şükran duyması gerekir.

                  Hangi sebep ve saikle olursa olsun, onları yermez. Çünkü insan bilir insan kıymetini. İnsandan kastım, şeklen ve fizikken insan değil, ruhen, manen ve ahlaken insandan bahsediyorum.

                   Acaba AKP iktidarı Atatürk, silah arkadaşları, istiklal savaşı şehit ve gazisine ne kadar minnet ve şükran duyuyor dersiniz? Hocalar yaptıkları dualarına bunları ekliyorlar mı? Yoksa onlar da “Keşke Yunan galip gelse idi” diye mi düşünüyorlar?

Ahlaklı insan barış ve huzur yanlısı olur:İtiş-kakış, kavga-dövüş yapanın hem kendisine, hem karşısındakine zararı vardır. Öldürdün, kırdın, döktün, sakat bıraktın veya aynı akıbete kendin uğradın. Ahlak mıdır bu? Anlaşıp, uzlaşıp, şu dünya nimetlerini paylaşıp, barış ve huzur içerisinde yaşamak varken, sorun yaratıp, büyütmek akıl karı mıdır?

                  Eski hükümdarlar için savaş, ruhen tatmin aracıdır. Daha çok ülke ve insana hükmedecek, böylece onur ve gururunu tatmin edip daha büyük insan olacakmış. Savaş alanları cenaze çöplüğü olacak. Böyle hükümdarlar büyük insan mıdır? Benim gözümde bencil, ahlaksız, vicdansız yaratıklardır.

                  Ahlaklı bireyler en başta aile fertleri, kardeşleri, komşuları, iş arkadaşları arasında anlaşma, uzlaşma, paylaşma ve uyum yanlısı olmalıdır. Sorun yaratmamalı, sorunları büyütmemeli, çözmelidir. İnsan aklının çözemeyeceği sorun yoktur. Çözülemeyenlerin çözümünü de geleceğe bırakmak gerekir.

Ahlaklı insan akıl ve irade sahibi olur, onu doğru yolda ve iyi kullanır:  Kötülük de değil, en başta kendisine sonra ailesine iyilikte kullanır. Siz bugüne kadar akılsız ve iradesiz veya aklını veya iradesini kullanmasını bilmeyen bir kişinin hayatta başarılı olduğunu gördünüz, duydunuz mu? Kendisine faydası olmayanın, başkalarına hiç faydası olmaz. Çünkü kelin merhemi olsa önce kendi başına sürer.

Ahlaklı insan sabır ve tahammül sahibi olur: Öfke ile kalkan zararla otururmuş. Öfkenin harmanı olmazmış. Sabrın sonu selametmiş.  Sabreden derviş, muradına erermiş. Acele eden, ecele gidermiş. Acele işe şeytan karışırmış.

                    Atalarımız yalan, yanlış mı söylemişler. İsterseniz bir düşünün. Fevri hareketlerinizin sonucu ne olur? Kazançlı mı, zararlı mı çıkarsınız? Çevrenizdeki sabırsız ve tahammülsüz, öfke ile hareket eden insanlar kazandı mı, başarılı mı?

Öfkeyle kalkan kişiler kendilerine ve çevrelerine faydalı mı, yoksa zararlı mı olurlar? Başınızı iki elinizin arasına alıp kendinizin ve tanıdıklarınızın öfke ile hareket etmesinin  sonucu ne olmuştur. İyi mi, kötü mü olmuştur? İyilik mi, kötülük mü yapmıştır? Dost mu, yoksa düşman mı kazanmıştır.

Ahlaklı insan çalışkan ve üretken olur: İnsanların çalışma alanları ve şekilleri farklı farklıdır. Bedenen çalışmak vardır. Alışveriş yaparak, mal üreterek çalışmak vardır. El ve ayak yetenekleri ile çalışmak vardır. Resim, heykel, spor yaparak çalışmak vardır. Ses ve müzik yetenekleri ile çalışmak vardır. Aklını kullanarak ilim, keşif, icat ve teknoloji öğrenmek veya öğretmek vardır.

                      Her insana bir iş ve bir meslek lazımdır. Herkesin mesleğini, herkesten daha iyi yapmaya gayret etmesi gerekir. Böylece, hem kendi kimliğini, kişiliğini ispat ederek onurunu tatmin eder. Hem de ihtiyaçlarını karşılamak için, başkalarına el-avuç açmaz, muhtaç ve yük olmaz. Üstelik kendisi kazandığından bir bölümünü başta aile fertleri olmak üzere çevresindekilere dağıtır. Başkalarına iyilik yapmak onur kaynağıdır.

Hayvanlar karnını doyurduğunda yan gelip yatarlar.  İnsanoğlunun aklına her şey karnı doyduktan sonra gelir. Bir şeyler yapıp, becerip, ortaya koyup eserler yaratmak ister.

Ahlaklı insan verici olur: Ahlaklı insan empati yapmasını, yani kendisini karşısındakinin yerine koymasını bilir. Almaktan önce vermeyi düşünür. Kimseden gördüğü iyiliğin altında kalmaz. O iyilik bakımından hep üsttedir.

Vermek de çeşit çeşittir. En basiti güler yüz, tatlı dille vermektir. Sonra elden, sonra da cepten vermektedir.

                       Bir de büyük ve yetenekli insanların verdikleri vardır. İlim ve teknoloji yolu ile vermek, fikir ve düşünce olarak vermek, devlet ve siyaset adamı olarak vermek, hayır-hasanet yaparak vermek, yazıp çizerek, sanat eserleri yaparak vermek.

                         En ucuz, kolay ve ani etkili vermek dilden vermektir. Sizin yüzünüzde güller açılırsa, karşınızdaki de rahatlar, içi açılır. Sizin suratınız asılır veya sert sözler söylerseniz, karşınızdaki huzursuz ve rahatsız olur.  Güzel söz gerçek olmasa, iltifat da olsa hoşa gider. Birisine güzelsin, gençsin, akıllısın, iyi insansın deseniz, çirkin, yağlı-paslı, kötü huylu olsa bile hoşuna gider, tebessüm eder, size de sempati ile bakar.

Ahlaklı insan başarılı olurmuş: İyi ahlak, en önce, insanın bu dünya hayatına ve ahiret hayatına yatırımdır. İnanç ve ibadet, bir de iyi ahlak sahibi olmak öbür dünyaya yatırımdır. Herhalde iyi ahlak sahiplerinin öbür dünyadaki, sorgu-sualleri hafif geçer. Sırat köprüsünden güle oynaya geçerler.

Ölümünüzden sonra hayırla mı, lanetle mi anılmak istersiniz? “ Allah rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun” denilmesini istersiniz? “Allah cezasını versin” denilmesini istersiniz?

 

                      Ahlakın bu dünya başarısına da etkisi ve katkısı büyüktür. Arkanızdan aleyhinizde mi, lehinizde mi konuşulmasını istersiniz? Başkalarından iyi karşılık mı, kötü karşılık mı görmek istersiniz?

Ahlaklı insanda vicdan ve acıma duygusu olur: Ahlaklı insan,  insan hak ve özgürlüklerinin savunucusu, savaş ve teröre karşı olur. Çünkü insan hak ve özgürlüklerinin başında yaşama hakkı gelir. O halde en büyük haksızlık, dolayısıyla ahlaksızlık, yanlış politikalarla, uzlaşma imkânı varken savaş çıkaran devlet yöneticilerinde ve teröristlerde insanlık ve ahlak var mıdır?

                         Yanlış ırak ve Suriye politikalarıyla oralarda ölen milyonlarca Müslüman kardeşimizin ölümünden dolayı AKP yönetiminin ve AKP’ye oy veren kardeşlerimizin hiç vicdanı sızladı mı acaba? “Analar ağlamasın” politikasından ve Suriye’ye iki defa operasyon yapmak zorunda kaldığımızdan dolayı, orada ölen fakir-fukara çocuklarının şehit olmalarından dolayı hiç vicdanları sızladı mı acaba?