Gençlere Tavsiyeler

İnsanların başarısı: Hayvanlar karınları doydu mu yan gelir yatarlar.İnsanoğlunun aklına herşey karnı doyunca gelir. Bu da,ruhen tatmin ihtiyacıdır. İnsanlar bir şeyler becerip, başarıp, bir yerlere gelmek, böylece akranlarından öne geçmek isterler. Hâlbuki “Malı olanın derdi vardır, çocuğu olanın derdi vardır” denir ya… İnsanoğlu kaşınır işte.  Kimisi sanat, kimisi spor, kimisi ilim, kimisi diploma, kimisi makam-mevki-sıfat, kimisi mal-mülk peşindedir. Hatta kahvede taş oynayarak ömrünü geçirenler bile vardır.

 

 

Allah insanlara birçok yetenekler vermiştir. Bunların başında akıl gelir. Sonra güç, enerji, irade, duygu, sabır ve gayret gelir. Hayatta başarı için bunları doğru yoldave iyi kullanmak gerekir.

 

 

Bazı kişilerin aileleri zayıftır. Bakarsınız cahil bir anne babanın çocuğu ilim, makam-mevki adamı olmuştur. Bakarsınız fakir bir ailenin çocuğu zengin olmuştur. Gene bakarsınız sanat ve spordan haberi olmayan bir anne-babanın çocuğu sanat veya spor adamı olmuştur. Bütün bu başarılara yukarıda belirttiğimiz insan yetenek ve nitelikleri ile gelinir. Hem de adım adım, milim milim gelinir.

 

 

Bu bakımdan insanların genç yaştan itibaren vaktini ve yeteneklerini, devamlı geleceğe dönük olarak kullanması gerekir. Bir de bakmışsınız sanatçı, sporcu, ilim adamı, makam-mevki sahibi veya zengin olmuşsunuz.

 

 

Başarı sadece bir yönde değildir: Günümüzde insanımızı bir okuma hevesi almıştır. Her anne-baba “Çocuğum bir diploma alsın, bir baltaya sap olsun, kalem efendisi olsun, rahat bir hayat yaşasın” ister. Büyük ticari ve sanayi işletmelerine bir bakın. Bunlar diplomalı insanlar değil, sanat ve ticaret hayatında pişmiş insanlara aittir. Çünkü varlıklı olabilmek için alın teri yetmez. Parayı ve insanları kullanmasını, onların sırtından para kazanmasını bilmek gerekir. Ne derler? “Çok mal haramsız, çok laf yalansız olmazmış”.

 

 

Keza başarı sadece şu veya bu meslekle olmaz. Her meslekte çok başarısızlar yanında çok başarılılarda vardır. Bu sebepten herkesin kendi yetenek ve özelliklerine göre meslek seçmesi ve bu yeteneklerini işinde kullanması gerekir.

 

 

Dinlemesini ve okumasını bilin: Öğrenmenin başta gelen iki yolu dinlemek ve okumaktır. Bu sebepten bilgi sahibi olan insanları ve özellikle büyüklerinizi iyi dinleyin. Dikkatle, sabırla dinleyin. Anladıklarınızı kendi mantık süzgecinizden geçirip değerlendirin. Eğer doğru ve faydalı buluyorsanız kişiliğinize ve hayatınıza katın.

 

Öğrenmenin ikinci yolu okumaktır. Her şeyi bildiğini sanan insan, cahildir ve cahil kalmaya mahkûmdur. Hiçbir şey bilmediğini düşünen ve öğrenme azmi taşıyan insan okumayı da sever. Çünkü her okuduğundan kendine bir pay çıkarır.

 

 

Bilmek, söylemek, yapmak başka başka şeylerdir: Herkes bir şeyler bilebilir. Ancak herkes bildiğini anlaşılır bir üslupla ifade edemez. Bunu şairler, yazarlar, din adamları, siyasetçiler, sendikacılar ve dernekçiler daha iyi becerir. Ancak söylemek başka, yapmak başkadır. Bu sebepten “Hocaların dediğini yap, arkasından gitme, ele verir talkını, kendi yutar salkımı ” demişler. Yani bilici değil, yapıcı olmak gerekir. Herkes doğru bildiğini yapsa yürüyüş alanları doktorlarla dolar taşar. Çünkü yürüyüşün insan sağlığına katkısını en iyi onlar bilir.

 

 

Çevrenizde iyi ilişkiler kurunuz: Bizim köyde “Öküz olacak dana pisliğinden belli olur” derlerdi. Gene “Bir insan dokuz göbek sülalesine çeker” derlerdi. Benim hayat tecrübelerime göre çocukluğunda kavga-dövüş yapıp duran insanların hayatta pek başarılı olduğunu görmedim. Hayatta başarılı olanlar, hep sakin, anlayışlı, oturaklı, çevresi ile iyi geçinen gençlerdir. 

 

 

Gerçi “İyilikten mazarrat hasıl olur” diye bir laf vardır. Bu kötü insanlar için söylenmiş bir sözdür. “İnsan bilir, insan kıymetini”diyedoğru bir söz vardır.  Herkes iyilik gördüğü kişiye minnet, şükran, sevgi ve saygı duyar.

 

 

Arkanızdan dedi-kodu yapılarak kuyunuzun kazılmasını mı, yoksa iyiliğinizden bahsedilmesini mi istersiniz? Ölünce arkanızdan hayır dua okunmasını mı, yoksa beddua edilmesini mi isterseniz?

 

 

İyi ilişkiler kurmanın en etkili yolu tatlı dil, güler yüzdür. Yaşlı bir insanın genç göründüğünü, güzel olmayan bir insanın güzelliğini söyleyin bakalım. Karşınızdaki insanın hemen tebessüm ettiğini, size güler yüzle cevap verdiğini görürsünüz. Çünkü “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarırmış” Ben hayatımda bunun birçok örneklerini gördüm. Bu konuda birçok deneyimlerim vardır. Daha bugün 40 yaşlarında bir bayana “ 25-30 yaşlarında gösteriyorsunuz” deyiverdim. Memnuniyetten dört köşe oldu. Gülmeye başladı. Bana bakışı ve davranışı da hemen değişti.

 

 

Ancak güzel sözlerin bir de ölçüsü vardır. Aşırıya kaçtığınızda yağcılık, hatta dalga geçmek olarak değerlendirilir.

 

 

Çevrenizde iyi ilişkiler kurmanın bir yolu da iş bitirici olmaktır. Yardıma muhtaç birine yardım ediverirseniz. Yükü ağır birinin yükünü elinden alıverirseniz. Yolda gördüğünüz bir yolcuyu arabanıza bindiriverirseniz. Tutuverseniz, kapıverseniz, itiverseniz eliniz de mi kalır? Böylece yardım ettiğiniz kişinin gönlünü, sevgisini ve sempatisini kazanırsınız. “Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşurmuş.” Bir gün gelir sizin de ona ihtiyacınız olur. 

 

 

İyi ilişkiler kurmanın bir yolu da biraz cepten verivermektir. “Elinden nalıncı keseri olan, rap bana, hep bana” deyip duran insan sevilmez.İmkânınız kadar verirsiniz. “Az veren candan, çok veren maldan” verirmiş.Maksat gönül almaktır.

 

 

Sizin en çok vereceğiniz kişiler kimdir?: Anneniz-babanız sizi dünyaya getirdi. Yemedi yedirdi, giymedi giydirdi. Onlar için kendilerinden önce siz geliyordunuz. Annenizin karnında canlandınız. Sancılar içinde sizi doğurdu. Sütünü emzirdi. Geceleri sizin için uykusuz kaldı. Ben çocuğu için kendini tehlikeye atan anneler biliyorum. Bu sebepten “Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz” diye bir atasözü vardır.

 

 

Sonra kardeşleriniz gelir. Aynı babanın sülbülden geldiniz. Aynı ananın karnında hayat buldunuz. Aynı ananın memesini emip, kucağında büyüdünüz. Aynı evi, aynı yatağı, aynı tencereyi paylaştınız. Bir de “Düşmanın yoksa kardeşinde mi yok” demişler.  Bu kadar değeri paylaşan kardeşler nasıl birbirine kötülük yapabiliyor, düşman olabiliyor, şaşmak gerekir. Her zaman “insan bilir, insan kıymetini” diyorum ya. Anasının, babasının, kardeşinin kıymetini bilmeyen insanda insanlık kalmış mıdır?

 

 

Ömrünüz boyunca akılcı, müspet ilimden yana, medeni olun:Doğruyu, yanlışı görebilesiniz diyeAllah size akıl vermiş, mantık vermiş, kişilik vermiş, duygu ve düşünce vermiş. Doğru, insanın kendisine ve çevresine faydalı söz ve hareketlerdir. Hiçbir zaman kendinizi bir ideolojiye, bir inanca, bir duyguya kaptırıp, onun kulu-kölesi olmayın. Akıllı olun, akılcı olun, dik durun. Kesinlikle bir tarikat üyesi olmayın. Tarikatlarda iki türlü insan vardır. Birisi baştaki güzel sözlü artisttir. Etkileyici sözler söyler ve roller yapar. Feto gibi ağlar, dövünür, kendinden geçip bayılıverir. O müritlerinden hep alır.

Diğerleri de ona tapanlardır. Tapanlar verir. Siz hiç yoksul bir tarikat ve cemaat lideri gördünüz mü?

 

 

Bazıları kutsal değerleri kullanarak siyaset yaparlar. Siyaset devlet işidir. Devlet adamının işi dünya işleridir. Din-iman işleri din adamlarının işidir. O halde,  dinden-imandan bahseden siyasetçilerin değil, akıllı, akılcı, bilgili ve tecrübeli siyaset ve devlet adamlarının peşine düşmek gerekir.

 

 

Kutsal değerleri bir de ticarette kullananlar vardır. Bunların en son örneği “Çiftlik bank” ı kurup, Allah-kitap diye diye inançları aklından önde gelen insanları dolandıran “Tosuncuk” lakaplı kişidir.

 

 

Yani kutsal değerleri siyasette, ticarette ve sosyal hayatta istismar edip, insanların inançlarını sömürenle, uyanık ve madrabaz insanlardır. Kesinlikle artistliklerine kapılıp, peşlerine düşmeyin.

 

 

Herkes istediği gibi ve istediği kadar inanır, ibadetini, hayır-hasanet yapar. Hacca gider. İster kapanır, ister açılır ve saçılır. Bunlar herkesin özel hayatıdır. Az yapar, çok yapar. Hangi dinden ve mezhepten olursa olsun, bu onun kendi inancıdır. Kimsenin inancına ve ibadetine engel olunmaz ve karışılmaz.

 

 

Atatürk “En doğru yol gösterici müspet ilimdir” anlamında, “En hakiki mürşit ilimdir” demiştir. Ben bir de aklı ilave ediyorum. “En doğru yol gösterici akıl ve müspet ilimdir” Çünkü bugün yaşadığımız kolaylıklar, hak ve özgürlükler, aklın ve müspet ilmin eseridir. Sağlığımızı koruyan, ömrümüzü uzatanların hepsi akıllı müspet ilim adamlarıdır.