Hayvanlar ve insanlar:
Hayvanlar yer içerler, karınları doyunca, yan gelip yatarlar, keyiflerine bakarlar. İnsanların ise her şey akıllarına karınları doyunca gelir. Bunun sebebi ruhi tatmin ihtiyacıdır. İnsanlar ruhen tatmin olmak isterler. Bu da aklını, duygularını, enerjisini, sabır ve gayretini kullanarak, bir şeyler yapıp, becerip, başarmakla, eserler yapıp yaratmakla, akranları ile yarışıp öne geçmekle olur.
Yeryüzündeki mahlûkat içinde en iyileri de, en kötüleri de insanlardır:
En iyilerin başında ilim ve teknoloji adamları gelir. Bugün hayatınızı kolaylaştıran, sağlığınızı koruyarak, ömrümüzü uzatan, her şey onların eseridir. Elektrik, televizyon, telefon, uçaklar, arabalar, trenler, binalar, saraylar onların eseridir. Düğmeye bastık mı araba açılır, kilitlenir. Elektrik yanar. Telefon çalışır. Elektrik ve elektrikli aletler olmasa idi ortaçağ karanlığında yaşıyor olacaktık.
Bir de sanat adamları vardır. Şairler, yazarlar, müzisyenler, ressamlar, mimarlar gibi. Onlar da, hayatımızı renklendirir ve zevklendirirler.
Bir de fikir ve düşünce adamları vardır. Çevrelerine insanlığa faydalı güzel duygu ve düşünceler saçarlar. Bazen bunlar, bütün dünyaya ve insanlığa yayılır ve tüm insanlığın malı olurlar.
Bir de ticaret ve sanayi adamları vardır. İhtiyacınız olan ürünleri üretirler. Ayağımıza kadar getirirler. Bir de birçok insana iş, aş, nafakaverirler.
Birde demokrasi havarileri vardır. Bunlar siyaset yaparak devlet ve millet yönetimine katılırlar. Demokrasi, hak, hukuk, özgürlük konularında öncülük yaparlar. Bunları insanların ve milletlerin hayatına yerleştirmeye çalışırlar. Bugün yaşadığımız hak ve özgürlükler fikir ve siyaset adamlarının eseridir.
Bazılarının üstün bir yeteneği yoktur ama iyilik sevdalısıdır. İmkânlarını paylaşarak çevresine karınca kadarınca iyilik ve yardımlar yaparlar. Hayır eserleri kurarlar.
İnsanların çok ahlaksız, vicdansız, gaddar olanları da vardır. Bunlar vahşi hayvanlardan daha kötüdürler. Adeta lağım pisliği gibidirler. Savaş çıkararak, terör yaparak, tanımadığı, bilmediği masum insanların kanına giren insanlarda insanlık var mıdır?
Eski devlet adamları uzlaşma imkânlarıaramadan, sudan sebeplerle savaşlar çıkarmışlardır. Amaçları daha geniş ülkelere, daha çok insanlara hükmettir. Böylece onur ve gururlarını tatmin etmektir. Savaş meydanları cenaze çöplüğüne dönüşür. O hükümdarlar savaşta ölenler için tırnak kadar vicdan azabı çekerler miydi acaba?
Eşini, anne-babasını ve çocuklarını katledenlerde insanlık var mıdır? Hayvanlar âleminde böyle gaddarlar var mıdır?
Hırsızlar, soyguncular, dolandırıcılar, batakçılar da insandır. Ancak insanlık, nitelik ve özellikleri ne kadardır?
İnsanların iyilik ve kötülüklerinin, insan sevgi ve saygılarının en çok sırıttığı ve her an karşılaştığımız yer trafiktir.
Bazen o kadar akılsız, saygısız, bencil, hatta kendi canının kıymetini bilmeyen insanlarla karşılaşırsınız ki, hayret edersiniz. “Böyle insan mı olur” dersiniz? Buna rağmen trafikte duyarsızlık ve bencillik eden insanlar, kötülerin en masumudurlar.
Trafikte insanlık ve medeniyet nasıl olur? Trafik eğitiminde araç kullanma tekniği öğretilir. Ancak trafikte insanlık öğretilmez. Tıpkı okulda her türlü bilim öğretildiği halde, insan hayatında en önemli olay olan evlilik ve çocuk terbiyesi eğitiminin olmadığı gibi.
Ben trafikte bencil, duyarsız, saygısız, tedbirsiz hareket edenlerin erkeklerine“Öküz”, dişilerine “İnek” derim. Siz inek veya öküz müsünüz? Canınızın, malınızın hiç kıymeti yok mu? İnsan sevgisi ve saygısından yoksun musunuz?
Bunları yüksek sesle söylemem ha…İçimden söylenirim. . Yüksek sesle söyleyip de bir de başıma dert mi bulayım? Trafikte yol vermek yüzünden dövüş kavga edenleri, hatta cinayet işleyenleri görmüyor muyuz? Ben sadece kendi içimi boşaltırım. Bir de olumlu, ılımlı ve sakin davranarak karşı tarafın yarattığı problemin çözmeye çalışırım.
Ben bile hayatımda bir defa öküzlük yaptım. Gazete alıp, başlığına bakarak arabama doğru yürüyordum. Solumdan hızla gelen bir araba sanki beni silip geçti. Ben korktum. Arabanın şoförü de 20-30 metre ileride durdu. Bir şey olmadığını görünce yoluna devam etti.
Trafikte nelere dikkat etmeliyiz? :Eğer ağır gidiyorsak sol şeridi işgal etmemeliyiz. Sağ şeritten gitmeliyiz. Hatta daha da ağır gidiyorsak iyice sağa yanaşmalıyız.
Diyelim ki sağa veya sola dönüş yapacağız. Sinyalimizi verelim ki, arkadan veya önden gelen araçlar ne yapacağımızı bilsin ve ona göre hareket etsinler.
Bir tali yola sapacaksak, o tali yoldan ana yola çıkmak için bekleyen biri varsa hemen sinyalimizi yakmalıyız. O kişi, bizim gelip dönüş yapmamızı beklemesin.
Arabamızı park ederken, önümüzdeki veya arkamızdaki kişinin, hareket edip yola çıkabileceğini düşünerek mesafeyi ayarlamalıyız.
Eğer manevra yapacaksak, mutlaka bir süre önceden sinyalimizi yakmalıyız ki, arkamızda veya önümüzden gelenler bizim ne yapacağımızı bilsinler ve ona göre hareket etsinler.
Arabamızı park ederken trafiği engelleyecek veya zorlaştıracak şekilde park etmemeliyiz, kaldırıma iyice yanaşmalıyız. Hatta gerekiyorsa bir taraftaki tekerlekleri kaldırıma çıkarmalıyız.
Eğer yük veya yolcu indirmiyorsak, yolun ortasında öküz gibi durup trafiği engellememeliyiz. O yol bizim babamızın malı değildir. Herkesin kullanma hakkı vardır. Biraz ileride park yeri varsa, orada durup, yolcumuzu veya eşyamızı indirmeliyiz. Eğer yakında park yeri yoksa acele etmeliyiz.
Eğer küçük de olsa bir işimiz varsa, arabamızı park edecek bir yer aramalıyız. Eğer küçük bir iş içinde olsa trafiğe engellersek küfür, hakaret ve beddua alırız.
Trafiğin yoğun olduğu yerlerde karşıya geçiş için yaya geçitlerini tercih etmeliyiz. Yaya geçitlerinde yeşil ışığın yanmasını beklemeliyiz. Eğer sabrımız yoksa veya acelemiz varsa, bu kuralları ihlal edebiliriz. Ancak gelen araçların mesafesini göz kararıyla ölçüp, onları fren yapmaya mecbur etmeyecek şekilde koşarak karşı tarafa geçmeliyiz.
Trafikte kendimizin veya başkalarının can güvenliğini ihlal etmemek için dikkatli olmalıyız ve aşırı hız yapmamalıyız. Hele yıllarca şoförlük yaptığımız için refleksimiz gelişmemişse, kesinlikle sabırlı ve yavaş olmalıyız.
Trafikte önümüzdeki araca makas atarak önüne geçmemeliyiz.
Yolda gidiyoruz. Karşımızda kırmızı ışıklar yanmış. Önümüzden sağdaki ve soldaki tali yoldan gelen araçlar var. Kırmızı ışığı görünce nasıl olsa 10 metre ötede durmak zorunda kalacağımızdan, sağdan ve soldan gelen araçların geçmesine fırsat ve izin vermeliyiz.
Anayolda gidiyoruz. Önümüzde konvoy var. 10-20 metre ileri de durmak zorundayız. Sağdan veya soldan, tali yolardan gelen araçların önünü tıkamamak için konvoy ile aramızda mesafe bırakmalıyız ki, tali yollardan gelen araçlar geçişlerini yapabilsinler.
Kırmızı ışıkta en önde veya ön tarafta bekliyoruz.Sarı ışığın yanmasını dikkatle beklemeliyiz. Sarı ışık yanar yanmaz, gaza basıp süratle kavşağı terk etmeliyiz. Çünkü biz sallana- ballana hareket edersek, arkamızdaki konvoy bitmeden tekrar kırmızı ışık yanar.
Eğer kavşaktan kırmızı ışıkta beklerken önünüzdeki araç duyarsızlık yapıp, hareket etmemişse, kısa bir korna ile dikkatini çekmeli ve onu uyarmalıyız.
Anayoldan gidiyoruz. Önümüzde kavşak ve kırmızı ışık var. Sarı ışık yanar yanmaz yavaşlayıp durmalıyız. Kırımızı ışık önünde durmayıp kavşağın ortasında durmak zorunda kalırsak, yan yollardan gelentrafiği engellemiş oluruz.