Benim De Cumhurbaşkanım Ol

                 Cumhurbaşkanımız yemin ederek yeniden göreve başladı. Cumhurbaşkanında akıl yok mu? Bir daha cumhurbaşkanı olamayacağına göre, önümüzdeki 5 yılda yalan-yanlış işler yapar mı? Ne yapar? 85 milyonun Cumhurbaşkanı gibi hareket ederek, takdir, güven, saygı ve sevgisini kazanır. İnşallah öyle yapar. Ben onun yerinde olsam öyle yaparım.

 

                    Cumhurbaşkanımız benimde Cumhurbaşkanım olacağına dair yemin etmiş:Yeminin lafta kalmamasını ümit ve temenni ediyorum. Beni hayal kırıklığına uğratmamasını bekliyorum. Bunun için de, cumhurbaşkanının Anayasadaki, devletimizin ve milletimizin temel ilkeleri üzerine yaptığı yemini aynen uyması gerekir.  

 

                     Öyle ya…Ettiği yeminin anlamını bilmiyor mu? Yemin ederken ayağına mı kaldırdı? Zaten yemin metnindeki sözler çağdaş, akılcı, Atatürkçü, müspet ilim yanlısı bir cumhurbaşkanının tereddütsüz uyması gereken sözlerdir. Bir cumhurbaşkanı dinci değilse, eğer devletini ve milletini seviyor ve onlara karşı sorumluluk duyuyorsa, bu metne uymak çok doğaldır ve kolaydır.

 

                    Neler demiş bir bakalım.

                  “Hukukun üstünlüğü, demokrasi, Atatürk ilke ve inkılapları, laik cumhuriyet ilkesi ”Bugün dünyada en kalkınmış tüm ülkeler demokrasi ve serbest piyasa ekonomisi ile yönetilen ülkelerdir. Demokrasinin temel taşı yargının bağımsızlığı, hak ve özgürlüklerin herkes için eşit olarak hayata geçirilmesidir.

 

                     Atatürk ilkelerini ve milli egemenliği ayakta tutmak için, müspet ilim,  akıl ve medeniyete yönelmek gerekir.  Laiklik ilkesini dimdik ayakta tutmaktır. Bunlar kalkınmanın, yükselmenin, muasır medeniyet seviyesine ulaşmanın ön şartlarıdır.

 

                    Düşünün bakalım, Avrupa ülkeleri Hristiyanlık inancı sayesinde mi, yoksa müspet ilim ve demokrasi sayesinde mi en öndedir? Niye sığınmacılar ölümü göze alarak Avrupa ülkelerine sığınmanın peşindedir?

 

                      Laiklik nedir?; Din ve devlet işlerini birbirinden ayrılmasıdır. Din işleri ile din adamları görevlidir. Dünya ve devlet işleri ise siyaset adamlarının işidir. Dünya işleri akıl ve müspet ilim ile yönetilir.

 

                      Laiklik, ülkede yaşayan herkesin din ve mezhep farkı gözetilmeksizin eşit muamele görmesidir.  Her din ve meslekten insanların inançlarını ve ibadetlerini özgürce yaşayabilmesidir.

 

                       Bunlar da barış ve huzurun temeli ve teminatıdır. Barış ve huzur ise gelişmenin, kalkınmanın, yükselmenin ön şartıdır.  

 

                       O halde cumhurbaşkanımız bundan sonra, ekonomiyi “Nas” suresi ile değil. Ekonomi ilim yönetecektir. x

                        Cami minberine çıkıp “Âdem ile Havva’ya cahil diye şarkı söyleyen” Şarkıcının dilini koparmaktan bahsetmeyecektir.

 

                        Cami avlusunda siyaset propagandası yapmayacaktır.

                           Suriye’deki dincileri desteklemeyecektir.

                           Diğer ülkelerle ilişkilerini din, mezhep, inanç ve taassuplarına göre değil, Türkiye'nin ’çıkarlarına göre yürütecektir.

 

                            Din ardamı ihtiyacı kadar imam Hatip okulu açacak, ilçelere bile İmam Hatip okulu açmaktan vazgeçecektir.

 

                           Devletin kadrolarına eleman alırken, inanç ve ibadetine göre değil, ehliyet liyakatine bakacaktır.

 

                            Devletin kadrolarını tarikat ve cemaatlardan uzak tutacaktır.

                             Din ile alakası olmayan açılışlara diyanet işleri başkanını götürmeyecektir.

                             Siyaset ve devlet işlerinde inançları istismar etmeyecektir.

                            Partisinden ayrılıp gidenler için “Ümmeti bölüyorlar” demeyecektir.

                            Görevini sabırla yerine getirecek. Partici ve partili cumhurbaşkanı olmayacak ve Türkiye Cumhuriyetini parti devleti gibi yönetmeyecektir.

 

                            Muhalefet kavga etmeyecek, hakaret etmeyecektir. Sabırlı, hoşgörülü, tatlı dilli ve güler yüzlü olacak.

 

                            Muhalefet ne kadar eleştirirse eleştirsin, ne kadar kötülerse kötülesin, gülüp geçecek. O, kendi işine, icraatın bakacak. Kendi duygu ve düşünlerinin insanı olacak.

   

                             Hatta kendine küfür ve hakaret edenlerle uğraşmayacak? “Terbiyesizmiş, kendi seviyesini göstermiş” deyip geçecek.   Onlarla cenkleşerek, mahkemeleşerek, onların seviyesine mi düşsün?

 

                           Adalet anlayışından ayrılmayacakmış.  Bu konuda da şu kurallara uyması gerekir.

 

                           Devlet makamlarına memur alırken ve atarken, onlara makam mevki verirken, ehliyet ve liyakatı en üstün değer olarak gözetecek.  

 

                            Partizanlık, yandaşlık yapıp, ehliyet ve liyakat sahiplerinin kul hakkını yemeyecek.

 

                            Devlet-makam ve kadroların inanç ve parti yandaşlarına peşkeş çekmeyecek.

                             Kendime yağcılık ve yalakalık yapanlara ayrıcalık tanımayacak.   

 

                              Devlet kadrolarına eleman yerleştirirken onun inanç ve ibadetine, lafı güzafına, yağcılık ve yalakalığına itibar etmeyecek.                     

 

                          Hukukun üstünlüğü ve adalet anlayışı demiş: Yargı, 55 yıllık avukatlığım dönemimde hiç böyle perişan olmamıştı. Çıkarılan bir usul kanunu ile dosyalar kırtasiye ve teferruata boğuldu.  Eskiden kucakta taşınan mahkeme dosyaları, şimdi market arabası ile taşınıyor.  

 

                              Davalar çok uzuyor, çok masraflandı. Müşterilerden masraf parası istemeye utanır oldum.  Yalan yanlış kararlar çıkıyor. Dava dosyaları  İzmir Bölge adliye mahkemesinde 2-3 yıl kalıyor. Bir de temyiz edilirse 5-6 yıl daha Yargıtay’da kalıyor.

 

                              İnşallah cumhurbaşkanı yargının halini görür de, ettiği yemin doğrultusunda yargı reformu yapar. Böylece hak-hukuk ve adalet yerini bulur.  

 

                              Ben umutluyum. İnşallah eskisi gibi partili cumhurbaşkanı olmaz. Hemen bana “Umut fakir ekmeği, ye  Mehmet ye”  demeyin. Mahcup olursunuz sonra.