Din ve Ahlak:
Bir gün adliye koridorunda yaşlı bir kişi ile karşılaştım. Konuşmamız arasında kendisinin din adamı olduğunu, Almanya’da görev yaptığını söyledi. Bende “Ooo sen görevini iyi yapmamışsın. Almanları Müslüman yapmadan gelmişsin” dedim. Cevaben “Onlar zaten Müslüman, onlar ahlak Müslümanı” dedi. Ben de “Vay be demek ki, bizim dinimizin ahlakını çalmışlar ha desenize ” demiştim.
Rahmetli annem ömrü boyunca beş vakit namazını kılar, herkese iyilik yapmaya çalışırdı. Laf arasında, “Oğlum ibadet de lazım da, asıl önemli olan ahlaktır. Ahlak olmayınca yaptığın ibadet fasittir” derdi.
Benim inancıma göre, bütün dinler yaratan tarafından ibadet ve ahlak için gönderilmiştir. Din adamlarımızın görevi de dünya işleri değil, toplumu ibadet ve ahlaka yönlendirmektir.
İnsan bilir insan kıymetine diye bir laf vardır. Bir insanda ne kadar insan sevgisi ve saygısı varsa o kadar insanlık vardır. Ne kadar yoksa o kadar insanlıktan uzaktır. Yani insanlık, insan sevgisi ve saygısıyla orantılıdır. İnsan olan insan, fayda gördüğü iyi insanları bilir ve unutmaz. Onlara her zaman hayır-dua eder, minnet ve şükranla anar.
Kötüler:Size göre karşılıklı çıkarları gözeterek, uzlaşma imkânıaramadan, nüfuz alanını genişletip, gururunu tatmin etmek için, sudan sebeplerden savaş çıkarıp, savaş alanlarını cenaze çöplüğü haline getiren eski hükümdarlarda insanlık var mıdır? Hatta uzlaşmasını bilmeyen günümüz bazı devlet adamlarında insanlık var mıdır?
Etnik, ideolojik ve inanç farkından dolayı iç savaş çıkaran, terör yapan insanlarda insanlık var mıdır? Etnik sebeplerden terör yapan PKK gibi ırkçılarda insanlık var mıdır? Marksist ideoloji sapığı katiller var. Allah- kitap adına terör yapıp, katliam yapan El-Kaide, El-Nüsra, Işıd (Deaş) gibi vahşi sapıklar var. Bunlarda insanlık var mıdır?
Eşini, çocuklarını, anasını-babasını, kardeşini katleden caniler var. Trafikte yol verme yüzünden, Kavga çıkarıp, cinayet işleyen ilkeller var. Bunlarda insanlık var mıdır?
Bunlar insan görünümlü, hayvan bile olamamış mahlûklardır. Bunlara vahşi desen, vahşi hayvanlara hakaret olur. Vahşi hayvanlar içinde savaş, terör, katliam yapanlar eşini, yavrusunu, ana-babasını katledenler var mıdır? Onlar sadece beslenme içgüdüsü ile kendilerinden daha güçsüz hayvanları avlayıp yerler. İnsanlar onların yaptıklarının kat kat alasını yapıyorlar. Alıştığımız ve çıkarımıza geldiği için kendimize “Vahşi” demiyoruz.
Bir de iyi insanlar vardır. Bakın bütün peygamberler, o günün şartları içerisinde insanlar arası ilişkilerde sevgi ve saygıyı yerleştirip, hâkim kılmak için mücadele vermişlerdir. Bunun için hayatlarını tehlikeye atmışlar. Nitekim katledilenler olmuştur.
Anne ve babalarımız, bizi bu dünyaya getirmişler. Besleyip büyütüp hayata hazırlamışlar.
Bazı insanlar ilim ve teknoloji üretip uygulayarak, hayatımızı kolaylaştırıp, rahat ve huzurumuzu sağlayıp, sağlığımızı koruyup, ömrümüzü uzatmışlardır. Bazıları sanat yaparak hayatımızı renklendirip, zevklendirmişlerdir.
Bir de bize hak-hukuk-adalet-demokrasi, insan hak ve özgürlüklerini sağlayan, fikir, devlet ve siyaset adamları vardır. Bir de ilim ve teknolojiyi kullanarak, uygulayıp, çok büyük sanayi tesisleri kuran, üretim yapan sanayi adamları vardır. Keza bunları ayağımıza kadar getiren ticaret adamları vardır. Bugün yaşadığımız imkânlar, hayat seviyesi, rahat ve huzur onlar sayesindedir.
Bir örnek vereyim. İlim adamları elektriği icat etmese idi, bugün ortaçağ hayatı yaşıyor olurduk. Hayatımızda uçak, araba, iş makinesi, cep telefonu, televizyon, bilgisayar, doğalgaz, buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, elektrik süpürgesi, klima, küçük el ve ev aletleri olur muydu? Bunları yapanlar kimlerdir? Hep müspet ilim almışakıllı insanlardır.
Bir de laf ebeleri vardır. Onların boyu, posu, endamı yerindedir. Jestleri, mimikleri, vücut dilleri pek etkilidir. Ses tonları, bağırıp çağırmaları, havaları, cıvaları da pek güzeldir. Karizma sahibidirler. Ne yazık ki aklı kıt toplumlarda, hatta Almanya gibi gelişmiş ülkelerde bile, bu nevi politikacılar halkın desteği ile tavan yapmışlardır. Bunlar meydan hatipleridir. Lafın anasını ağlatırlar. Ancak “İştir kişinin aynası, lafa bakılmaz.” “Lafla peynir gemisi yürümez” , “Laf Karın doyurmaz.” Sadece Aziz Nesin’in tarifine uyan aklı kıt insanların gönlünü alır.
Bakın bir gün, televizyonda bir sporcu vardı. Topu başının, çenesinin, ayağının, kolunun, göbeğinin, dizinin üstünde yarım saat hoplattı. Güreşçiler var, futbolcular var, basketçiler var. Bazılarının gözü, bazılarının kulağı, bazılarını bileği çok güçlü ve hassastır.
İşte konuşma kabiliyeti de bunlardan biridir. Sizce yukarıdaki vasıfları taşıyan insanlar en akıllı insanlar mıdır? Laf ebeleri de en akıllı insanlar değildir. Ancak maalesef milletlerin bazı fertleri görünüşe kapılırlar ve lafa aldanırlar. Örnek mi istiyorsunuz? Hitler, Saddam. İnsanlığa bunlardan değil, akıllı adamlardan fayda gelir.
Bir de hayır işleri yapanlar vardır. Fakirlere, yoksullara, hastalara yardım ederler. Herkesin yararlanabileceği ibadet yerleri ve sair tesisler yaparlar.
Bir de kimseye faydası da, zararı da olmayan, kendi işinde gücünde, kendi hesabında-kitabında,nötr insanlar vardır. Bereket ki, bu nötr ve iyi insanlar dünyada çoğunluktadır.
Eski dönemlerde insanlar kul, teba, köle idi. Hatta bizde “Padişaha lazım olan kadın kocasından boş düşer” diye bir laf vardır. Hükümdarlar, herkesin malına, canına el koyabilirlerdi. Bugün insan hak ve özgürlüklerine, eşit haklara sahip birer vatandaş olduk.
Kim ve ne sayesinde? Akıllı insanlar sayesinde. Mesela biz millet olarak bugünlere Atatürk, silah ve siyaset arkadaşları, kurtuluş savaşı şehitleri ve gazileri sayesinde gelebildik.
Ahlak kul hakkı yememektir. Yani, insan hak ve özgürlüklerine saygıdır. İnsan haklarının başında yaşama hakkı gelir. Mal-mülk-onur-gurur-şeref-haysiyet, rahat, huzur, fikir ve düşünce hakları gelir.
Atatürk “Vatan tehlikede olmadıkça savaş cinayettir” demiş. “Yurtta sulh, cihanda sulh” demiş. O halde Atatürk insan hak ve özgürlüklerine saygılı, akıllı ve ahlak sahibi bir insanmış.
Nitekim onun dehası ve başarısı olmasa idi, bugün Anadolu’nun bir bölümünde padişah, hilafet, şeyhülislamla yönetilen, yoksul, cahil, zavallı Müslüman Türkler olarak yaşayacaktık. Osmanlı’ da olduğu gibi, bugün de Müslüman Türk halkı küffar tarafından itilip-kakılıp duracaktı. Bugün yaşadığımız eğitim, demokrasi, teknoloji ve refah seviyesi onun sayesindedir. Çünkü bunların kaynağı akıldır ve müspet ilimdir.
İddia ediyorum. En iyi ahlak Müslümanları, Atatürk ve cumhuriyet ilkelerine canı gönülden inanan ve onun arkasından giden insanlardır. Siz hiçbir Atatürkçü’yü parti, siyasal görüş, inanç ve ibadet farkından dolayı bir başka Müslüman ve Türk kardeşini darp ettiğini, öldürdüğünü duydunuz mu? Bunları kim yapıyor? Kendisine çok milliyetçi, çok dinci ve Marksist denen insanlar yapıyor? Hatta günümüzde Marksistler pasifize oldular. Terörist olarak ırkçılarla, dinceler kaldılar.
Allah’ın bile af etmediği en büyük günah kul hakkı yemekmiş. Kul hakkı yiyenlerin en başında katiller gelir. İnsan canını “Allah verir, Allah alır” diye inanırız. O zaman ırkçı ve dinci katillerin insanlıkla bir alakası olmadığı gibi, Müslümanlıkla da bir alakası yoktur.
Milliyetçilik kendi milletinden insanları sevmek, saymak, iyiliklerini istemek, mümkünse yardım etmek ile olur. Kendi milletinden ve kendi dininden insanları katledenlerin Müslümanlık ve milliyetçilikle hiçbir alakaları yoktur. Bunlar milliyetçilik veya dincilik satan insanlık yoksunu pisliklerdir.
Siz son 30-40 yıl içinde Atatürk ilkelerine canı gönülden inanmış insanların dininden, imanından, inanç ve ibadetinden, siyasal düşüncesinden dolayı adam öldüren bir kişi duydunuz, gördünüz mü? Hablebitoğlunu, Muammer Aksoy’u, Uğur Mumcu’yu, Bahri Üçok’u ve aynı kafa, aynı paralelde onlarca kişiyi katledenler Atatürkçüler miydi?
O halde İslamiyet’in ahlak, milliyetçiliğin millet sevgisine uyanlar kimlerdir? Hangi inanç, milli duygu ve siyasal görüş taşıyanlardır. Gerisini size bırakıyorum, siz düşünün.