KOÇARLI’DA BİR İTALYAN

GÜNDEM Haber Girişi : 06 Ocak 2020 13:45
KOÇARLI’DA BİR İTALYAN
KOÇARLI’DA BİR İTALYAN

    

Tıkla


Ümit KUTBAY yazdı...

[email protected]

 

Milli mücadele yılları hiç şüphesiz, Aydın’ın topyekûn zor dönemler geçirdiği zaman dilimi olarak tarihteki yerini almıştır.  Milli mücadele kavramının İzmir’in işgali ile başladığı birçok kesim tarafından kabul gören bir gerçektir.  Anadolu insanının canını, malını, ırzını, namusunu nasıl koruyacağım endişesiyle çıktığı yol “Milli Mücadele” adıyla ulusal direnişe dönüşmüştür.


Böyle bir süreçte yerel örgütlenmenin önemini anlayan halk, hızlıca birlikte hareket etme yolunu seçmiş ve İzmir’den iç kesimlere doğru ilerleme hedefi olan Yunanlıların karşısında durmayı bilmiştir. Bu direnişin en önemli katkısı; geride düzenli ordu kurulana kadar geçen zamanın sağlanmış olmasıydı. Özellikle Aydın merkezinde ve ilçelerinde yaşayan Rumların da bu sürece dâhil olması verilen mücadeleyi bambaşka boyuta taşımıştır. Yunan ordusunun İzmir’e çıkışı ile başlayan hareketlilik, Rum vatandaşların taşkınlıklarıyla kabul edilemez hale dönüşmüştür.


Aydın ve ilçelerinde yaşayan Rumlar; Yunan ordusunun Aydın’a girmesiyle birlikte iyice kontrolden çıkmış, her tarafa Yunan bayrakları asarak sloganlar atmaya başlamışlardır. Böylelikle yerli halk Aydın’dan kaçmak, daha güvenli bölgelere doğru göç etmek zorunda kalmıştır.  Bu süreçte bir kısım halk Aydın’ın kuzey kesimlerindeki dağ köylerine doğru gitse de genel anlamda zorunlu terk ediş güneye doğru olmuştur. Bunun iki sebebi olabilir. Birincisi kuzeydeki dağ yamaçlarının ulaşımdaki zorluğu; ikinci neden ise, güney kesimin yani menderes nehrinin güney bölümünün İtalyan bölgesi olmasıdır.


İtalyanlar kendilerine bırakılan bölgelere gitmek üzere, 16 Mayıs 1919 tarihinde Milas Güllük’te bulunan iskeleden iki vapur asker çıkarması yapar. Aynı zamanda Kuşadası’nda bulunan birliklerinden 200 kişilik askeri Söke’ye yerleştirirler. Bu askerleri daha iç bölgelere dağıtmalarının amacı hem nüfuzlarını oluşturmak hem de Yunanlıların buralara gelmeyeceği izlenimi vererek, yerel halkın bozulan moralini yeniden kazanmasını sağlamaktır.


Menderes nehrinin güneyinde kalan yerlerin İtalyan bölgesi olduğunu ve bu bölgelerde yaşayanların herhangi bir güçlükle karşılaşmadığını öğrenenler, çareyi Çine, Koçarlı gibi yerleşimlere geçmekte bulmuşlardır. İşte, Koçarlı bu yönü ile milli mücadeleye çok önemli katkı sunarak, göç etmek zorunda kalan çok sayıda insana ev sahipliği yapmıştır. Koçarlı’nın nüfusu bir anda artmış, yerleşme ve beslenme sorunu baş göstermiştir.  Akraba olanlar evlere birkaç aile alsa da sorunu çözmede yeterli olmamıştır. Bu süreçte; bağ, bahçe ve tarlalar kadınlar tarafından işlenerek gıda sorunu çözülmeye çalışılmıştır. Daha koordineli bir çalışma için Koçarlı’da bir komite kurularak, artan nüfusun hayatını idame ettirmesi sağlanmıştır. Bir taraftan da Adnan Bey ve arkadaşı Ethem Bey öncülüğünde kurulan Ayyıldız Çetesi ile milli mücadeleye katılmıştır.


Diğer önemli bir ayrıntı ise; Koçarlı’da kurulan bu komitenin sivil bir yönetim birimine dönüştüğüdür. Diğer bir değişle Koçarlı eşrafı ile Aydın’dan göç eden bir grup kanaat önderinin Koçarlı’da milli bir hükümet kurduğu yönündedir. Kurulan bu hükümet; Mustafa Kemal’in önderliğinde başlatılan milli mücadeleye bağlılığını belirtmiştir. Bölgedeki asayişi sağlamış ve İtalya ile bir anlaşma yaparak barışçıl bir işbirliğine gidilmiştir.


Koçarlı’da tüm bunlar olurken Menderes nehrinin kuzeyinde rahat durmayan Yunan Ordusu Çine yönüne ilerlemek istemişse de İtalyanların müdahalesi ile karşılaşmışlardır. Çine’de İtalyan birliklerinin siyasi temsilcisi olarak bulunan Nekrato isimli Yüzbaşı Doktor; Yunan birliklerinin Menderes nehrini geçmelerinin, İtalya’nın haklarına ve çıkarlarına saldırı olduğunu beyan etmiştir. Bununla birlikte yaklaşık 200 kişilik bisikletli İtalyan birliği Çine’den kuzeye doğru ilerleyerek güvenli bir hat oluşturmuştur.


Bu süreçte Yüzbaşı Doktor Nekrato’nun bölge açısından çok önemli bir çalışması daha olmuştur.  Çine ve Koçarlı bölgesinde işgal sonrasında toplanan halkın sağlığı ile ilgili yaptıklarıyla yöre haklının takdirini kazanmıştır. O dönemdeki çaresizliklere artan nüfus ve yetersiz gıda da eklenince, sağlık sorunları ciddi boyutlara ulaşmıştır. Bölgede başta sıtma olmak üzere, çeşitli hastalıklar baş göstermiştir. Doktor ve ilaç olmaması bir taraftan, insanların çaresizliği diğer taraftan, bölge için sorunun derinleşmesine sebep olmuştur. Giderek artan hastalıklar ölümlere sebep olmaya başlamış, insanlar çaresizce kocakarı ilaçlarından medet umar olmuştur.


Savaş ortamının olduğu ve çok sayıda insanın göç etmek zorunda kaldığını düşünecek olursak o dönemde verilen emeğin büyüklüğünü sanırım daha iyi anlamış oluruz. Zira dönemin en büyük belası sıtma çok can almış, hastalığın önüne geçmek mümkün olmamıştır. Özellikle Çine Çayı etrafında bulunan bataklık alanların çokluğu hastalığın hızla yayılmasına sebep olmuştur.


İşte tam bu dönemde Doktor Nekrato; bu çaresiz insanların yardımına koşmuş, köy köy mecra mecra dolaşarak, onları muayene etmiş, tedavilerine yardımcı olacak ilaçları tedarik etmiştir. Fedakâr İtalyan doktorun ünü kısa sürede bölgeye yayılmıştır. Artık çaresizce ölümü bekleyen o dönemin illeti sıtma hastaları, Doktor Nekrato’yu bekler olmuştur.  Çoğunlukla bisikleti ile hastalara ilaç götürmek amacıyla, Koçarlı ve Çine arasında adeta mekik dokumuştur.


İnsanlar, Nekrato’nun bu fedakâr davranışına kayıtsız kalmayıp, ellerinde olan şeyleri Nekrato’ya vermek istemiştir. Kim bilir bu; kimi zaman kümesten bir tavuk, kimi zaman yeni sağılan bir güğüm süt, kimi zaman da bir bakraç yoğurt olmuştur. Belki de o zaman bile yöre insanının vazgeçemediği kar helvası, sıcak geçen günlerde serinlemesini sağlamıştır. Nekrato, yoklukta bile Türklerin bu davranışına şaşırmış, hiçbir zaman borçlu kalmak istemeyen bu topluma hayranlığını gizleyememiştir.


Doktorluk görevi dışında askeri ve siyasi görevlerini de aksatmayan Nekrato; Yunan askerlerinin güneye geçmesiyle başlayan gerginliği bertaraf etmek için,  Menderes Köprüsü yanına İtalyan askerlerinin kontrolünde bir karakol oluşturulmasını sağlamıştır. Bu gelişmelerden sonra milis kuvvetlerin menderesin güneyinde örgütlenmesi hızlanmıştır.


Yüzbaşı Doktor Nekrato yaptıklarıyla; İtalyan olmasına ve devletlerin savaş ortamında olmasına karşın, insan olmanın erdemini göstermiş, insan kalabilmenin mümkün olduğunu ispatlamıştır.

















Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.